“İsrail bölgesel barışı tehdit ediyor”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk-Amerikan Milli Yönlendirme Komitesi yemeğinde konuştu.
Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
İş adamlarımızı, girişimcilerimizi canı gönülden tebrik ediyorum. Biz entegrasyondan yanayız, asimilasyona da aynı şekilde karşıyız.
“Terörle mücadelemizi sürdürüyoruz”
Türkiye, terör belasıyla hem sahada hem de masada en çok mücadele eden ülkelerden biridir. FETÖ ve PKK ile mücadelede Amerika’daki Türk toplumunun desteği çok önemli. Terör örgütü üyeleri doğrudan veya dolaylı olarak sadece ülkemizin çıkarlarını değil, yurt dışındaki vatandaşlarımızın ticari işletmelerini ve sivil toplum kuruluşlarını da etkilemektedir. Amerikalı karar vericilere ve iş çevrelerine yalan söyleyerek avantaj elde etmeye çalışan örgüt üyeleri, aynı zamanda Türk toplumunda da bölünmeleri ve bölünmeleri körüklemeye çalışıyor. Türkiye’ye yönelik herhangi bir operasyonda figüran olarak gönüllü olan örgüt mensuplarına karşı dikkatli olmanızı bekliyorum. Milletin iradesine karşı darbe yapmaya çalışan, elleri vatandaşlarımızın kanına bulanan, demokrasimizi, barışımızı hedefleyen bu hainlere karşı hukuki düzeyde mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz. birlik ve beraberliği olan, tek amacı Türkiye’ye ve Türk milletine zarar vermek olan bir örgüttür.
“İslamofobi büyük bir salgına dönüştü”
Burada şu noktaya özellikle dikkat çekmek istiyorum. Son yıllarda başta Avrupa olmak üzere Batı ülkelerinde İslam ve yabancı düşmanlığı vatandaşlarımızın huzurunu tehdit eden ciddi bir salgına dönüştü. Müslüman camilerimize, camilerimize ve iş yerlerimize hemen hemen her gün kundaklama saldırıları yaşanıyor. Göçmenler ve Müslümanlar da aşırı sağ hareketlerin hedefi oluyor. Sosyal medya ve bazı politikacılar kelimenin tam anlamıyla ırkçı nefretin yayılmasını teşvik ediyor ve yangını körüklüyor. Türkiye olarak vatandaşlarımızın yaşadığı ülkelerdeki aşırı sağ hareketleri ve nefret söylemini yakından takip ediyoruz. Tıpkı ırkçılık gibi İslam düşmanlığının da suç sayılması ve hukuki yaptırıma tabi tutulması gerektiğini savunuyoruz. Müslüman düşmanlığına karşı mücadeleye öncülük etmeye devam edeceğiz.
“Küresel sistem tüm güvenilirliğini kaybetmeye başladı”
Küresel sistem tüm etkinliğini ve inandırıcılığını kaybetmeye başladı. Görevi barışı ve güvenliği sağlamak olan kurumların ahlaki çöküntü içinde olduğu açıkça görülüyor. Gazze’de 352 gün süren katliam bunu bir kez daha kanıtlıyor. Gazze’de son derece vahşi bir soykırım yaşanıyor. Küresel kurum ve kuruluşlar Gazze’deki zulmün durdurulması ve İsrail’in katliamının engellenmesi yönünde etkili bir önlem almadı.
Mescid-i Aksa’nın mukaddesatına yönelik hiçbir saldırı karşısında sessiz kalmadık, kalmayacağız. Liderlerle görüşmelerimde kalıcı ateşkesin sağlanması için Siyonist İsrail üzerindeki baskıyı her kanalda artırmamız gerektiğini vurgulayacağım. Mazlum Filistinlilerin sesine ses veren herkesten Allah razı olsun diyorum.
“İsrail savaşı bölgeye yaymaya çalışıyor”
İsrail’in Filistin topraklarında, özellikle Gazze’de uyguladığı soykırım, bölge barışını tehdit ediyor. Lübnan’a yönelik son saldırılar ve İsrail’in son açıklamaları, bölgede savaşı yayma çabalarının açık bir tezahürüdür.
Türkiye olarak bu işgal, işgal ve katliam politikasının bir an önce durdurulması için elimizden geleni yapıyoruz ve yapmaya devam edeceğiz.
“Başkan kim olursa olsun Amerika’ya bakış açımız ve diyaloğumuz değişmeyecek.”
Türkiye-ABD ilişkilerinde son dönemde oluşan olumlu atmosferden memnunuz. Geçtiğimiz yıl ticaret hacmimiz 30 milyar doları aşmış olsa da bu rakamı 100 milyar dolara çıkarabileceğimize inanıyoruz.
Ulusal güvenliğimizi ilgilendiren bazı konularda Amerikan yönetimiyle hâlâ fikir ayrılıklarımız var. Seçimden sonra kim başkan olursa olsun Amerika vizyonumuz ve ilişkilerimizdeki üst düzey diyalog değişmeyecek.